Düşünmeye Davet!

Düşünmeye Davet

Anlamıyorum, empati kurmakta güçlük çekiyorum bazen. Bu insanlar neden böyle? 

Şimdi ne anlatıyor bu Hüzün Sarısı diyeceksiniz.

Son günlerde yine millet olarak kötü şeyler yaşıyoruz. İstanbul Beşiktaş'ta üst üste iki patlama oldu ve biz yerle bir olduk. Ölen 38 kişi yaralı yaklaşık 200. Yerle bir olan milyonlar. 

Kimse işine gücüne bakamaz halde. Mesela yarın(aslında bugün) saat 13.00 de çok önemli bir görüşmem var kendi işimle ilgili saat yaklaşık 04.00 ne uykum geliyor ne de o görüşme ile ilgili hazırlık yapabiliyorum. Tabi sosyal medyada yeterince ahkam kestik burda ayrıca yazıp çizmeyeceğim. Burada başka bişeyden bahsedeceğim. 

Neden böyle durumlarda insanlar farklılaşıyor? Neden tüm şirinlikleri gidiyor. Böyle durumlada maskelerini takmayı mı unutuyorlar acaba telaştan?

Patlama haberi duyulduktan kısa bir süre sonra instagram ana sayfada kozmetik paylaşımları gördüm, Sanırım duymadılar bu kadar olmaz dedim. Ertesi gün de aynı şekilde paylaşımlar devam etti. Ben de instagram hikaye bölümünde  (@huzunsarisiblog). şunu dedim "Watsons olayında gösterdiğiniz tepkiyi neden bu olaylarda göstermiyorsunuz?" Bununla ilgili de küçük çaplı bir saldırıya uğradım. Bunlardan bir tanesi iç acıtıcı bişey yazdı. 'taciz ile şehiti bir mi tutuyorsunuz' bu ne demek bana biri izah edebilir mi? Hangisi hangisinden daha ağır basıyor? Ne demek istedi bu arkadaş? Dedim ya yazımın başında empati kuramıyorum. Bazıları bana direkt yazmaya cesaret edemeyip monolog şeklinde hikaye bölümünde yazıp çizdiler. Bunlardan bir tanesine ben direkt cevap verdim, hatta izah ettim ne demek istediğimi o hala algısını kapamış gibi ilk yazdıklarını yazdı ve beni takibi bıraktı. Ben de bıraktım bir de engelledim ki kolay insan engellemem ben. Sonra aklıma geldi ve ayrıca söyleyenler oldu, bu cici kızımız bu hengame içinde çekiliş başlatıyor. Bilmem kaçıncı takipçi kutlaması. günde 200-300 takipçi herkese nasip olmaz tabi kutlayacak değil mi?

Şimdi ben kime ne anlatayım?

Bugün sevdiğim bir blogger kardeşime de dediğim gibi, insanlar beynini kullanmayı sevmiyor, düşünmeyi sevmiyor. Bir şey görüyor onu alıyor, beynini yorup ne için böyle söylenmiş olabilir demiyor. Egosunun emrettiği gibi şekillendirip laf söylediğini zannederek ortaya koyuyor. Sonuç? Yok öyle sonuç filan. 

Ben bu yazımda bu gibi insanları düşünmeye davet ediyorum, açık bir davet bu. İlk baktığınızda sizi öfkelendiren bir şey gördüğünüzde beş dakika düşünün. Tamam fazla geldiyse 3 dakika düşünün. Beyninizde kondisyon eksikliği var ve bu durumdan dolayı verim alamıyorsunuz.

Her milli felakette birbirine düşmeyi çok iyi başaran bir milletiz ve bu ciddi yaralar açıyor hepimize. Öyle garip hırslar var ki hedefler uğruna. Yarın aynaya bakmaya utanacakları şeyler yapıyorlar ve bizler izliyoruz şaşkınlık içinde.

Bu arada bir kişi de bana Watsons avukatı demiş. Snapchatte paylaştım (huzunsarisi). Sebep ne dersiniz? yukarıda yazdığım o birliği neden diğer olaylarda göstermiyorsunuz deyişim. Ve ardına eklemiş, Watsons bedava ürün gönderiyor tabi diye. Yani şimdi anlıyorsunuz değil mi Watsons olayına tepki gösterenlerin çoğu bunu neden yaptı? Öfkeleri var markaya bunu da fırsat bildiler kaçırmadılar. Hemen not olarak şuraya yazayım; ben Watsons ile çalışmadım. O marka benim tek bir etkinliğime sponsor olmadı ve beni tek bir lansmanına davet etmedi tamam mı? Oldu mu? anlaşıldı mı? Yani sizin derdiniz bedava ürün benim derdim adalet. Ama boş yaşayan, dünya umurunda olmayan insanlar bunu anlamaz. Dava insanı olmak ayrı ortam insanı olmak ayrı.

Bugünün atarını da yaptığıma göre gidebilirim. İyi ki açmışım şu blogu, benden çekeceğiniz var, şişireceğim kafanızı:)

Sevgiler

Not: Adsız yorumları onaylamayacağım. İsimlerinizle gelin konuşalım tartışalım. Bir de mahalle kavgasını bilmem ben, ona göre hazırlanın.